SUBAT2021 Zekeriya Şimşek
Koronavirus Dersleri 1
Eğer bir şeyi anlamak istiyorsan, parçalarına ayır. Bütünü parçala. Hâlâ anla(ya)mıyorsan, tekrar parçalarına ayır. Daha küçük parçalarına. Devam et! Sonunda, bölünemez en küçük parçaya ulaşacaksın. Her şeyin ondan inşa edildiği başlangıç yapıtaşına. Atoma. En küçük bileşene. İşte bunu anlarsan, her şeyi anlarsın. Böyle diyor matematikçi ve simyager Isaac Newton (1643-1727). Hangi komplo teorisine inanırsak inanalım ya da dünyaya verdiğimiz kötülüklerin, ikiyüzlülüğümüzün bedeli diyelim; 2020 yılının, insanlıktan öte “insan” olarak kişisel tarihimizle bir hesaplaşma, şapkamızı önümüze koyup düşünme yılı olduğu yadsınamaz bir gerçek! Sebep Allah’tan ya da kuldan! Önemli olan karşı karşıya olduğumuz gerçek… I.Newton’u dinledim ve… 1. Kabuğuma çekildim. Kabuğumun ev olduğunu test ettim. İnsan, evli olduğunu en iyi evde “yaşayınca” fark ediyormuş, öğrendim. 2. Ölümle burun buruna gelmek, “pamuk ipliği”ne bağlı yaşamak neymiş deneyimledim. Ölümün en koyan tarafının sevdiklerine -özellikle anne babaya- dokunamadığın, steril bir uzaklığın araya girmesi olduğunu gördüm. “Ben, ben, ben… Ben de de olmalı… Sadece ben de var… Benimki…” ile başlayan cümlecikleri bir daha geri gelmemek üzere beynimden mezun ettim; aslolan insan olmak, insanca yaşamak, insani ilişkiler dedim. Anı/şimdiyi yaşamak, anlam kazandı ve kıymete bindi; gündelik yaşamda çok basit görülen ertelediğim ya da önemsemediğim küçük şeyler/etkinlikler meğer ne değerliymiş… 3. Şehir gözümde küçülürken köyüm devleşiverdi. Zeytin ağaçlarının dalları arasından köyümü teneffüs etmenin güzelliğini keşfettim, bol bol… “Siz baksanız bir şey göremezsiniz/Benim yurdumdur orası.” Diyerek, Cahit Külebi’yi andım, sık sık. 4. Teknolojik uygulamalar, fiziken bir araya gelmenin şart olmadığını dikte etseler de cam cama değil can cana görüşmenin değeri kalbimdeki yerini daha bir pekiştirdi. 5. Koronavirüs, görünmeyen dünyanın boyutlarını kavramamı kolaylaştırırken; komplo teorileri inandırıcılıktan çok, dünyanın hiç de güvenilir bir yer olmadığını onaylattı bana; “öğrenilmiş çaresizlik” tavan yaptı hepimizde. Eşitlendik. Eşitlik? Bir sevindim, bir sevindim ki! K.Marx haklı çıktı. 6. Kitaplığımı elden geçirdim, güncelledim ve tüm kitaplarımı numaralandırdım; TV ve bilgisayarla aramdaki mesafeyi biraz daha açmış oldum böylelikle. Hayatın şifrelerinin, kadim bilgilerde (mitoloji, kıssadan hisse anlatılar, kutsal kitaplar, gelenek-görenekler…) mahfuz olduğunu teyit ettim. 7. Sağlık camiasının önünde saygıyla eğilirken sağlık endüstrisinin cinliğine bir kez daha isyan ettim. 8. “Maskeli hayat”ı sevdim çünkü; insanların iki maskeyi bir arada taşıyamadıklarını, bu yüzden önceki yüzlerindeki “sahte maske”lerini atmak zorunluluğu hissettiklerini gördüm. Bazen tanıdıklarımı tanımakta zorlansam da… 9. Uzun vadeli plan yapmakla ilişkimi kestim; planı bıraktım ve pilav yapmakta uzmanlaştım. 10. Arkadaşlık, dostluk, hemşehrilik ve daha fazlası… Uyuşturucu bağımlısı nasıl ararsa öyle aramıyorsanız, hayatınızdan çıkınca yokluğunu hissetmiyorsanız, kendinizi kandırmayın! Arkadaşınız, dostunuz yok demektir. Para, pul, kariyer... Hoştur da boşmuş! Bir kadeh ya da bir bardak limonlu çayın refakatçılığında iki lafın belini kırmak... Buymuş! İlkokuldan Demirezen, ortaokuldan Kiremit, liseden Koman, üniversiteden Toprak, askerlikten Karslıoğlu iyi ki varsınız arkadaşlarım... İyi varsınız çocuklarım… İyi varsın hayat arkadaşım! 11. İç dünyamın hâl-i pürmelâli… Kaygı, korku, belirsizlik, güvensizlik, şüphe, öfke, panik… Olağanüstü durumlar karşısında insanın olağan refleks hâlleri… Esaretin ne demek olduğunu tepeden tırnağa yaşadım ve “Şu yalan dünyada ne var/Yaşamdan öğrenilen” diyen Minik Serçe’nin kulaklarını çınlattım. Bir taraftan gerçeği kabullenirken diğer yandan inkâr ya da isyan etme eğilimi. Seçimimi yaptım. Bir uysallaştım ki! Sorma dedikleri türden. Bir de ne oldu biliyor musunuz? Havadaki burnum, mecburi iniş yaptı yere... İnsanoğlu pişkinlikte sınır tanımaz, sen de yarın bu söylediklerini unutursun demeyin lütfen! İki gözüm kör olsun yan çizersem (!) Siz siz olun; klasik mekaniği önemseyin ve I.Newton’a kulak vermeyi ihmal etmeyin, derim.